Muhteşem
bir hayatım vardı. Âşıktım, mutluydum ve istediğim her şeye sahiptim. Sonra
bir gün, her şey değişti.
Bir
adama satıldım!
Sevgilisi
Brax Cliffingstone, yıldönümlerini kutlamak için Tess Snow’u Meksika’ya
götürene kadar ikisinin de geleceğe dair umutları vardı. Altın rengi
kumsalların, denizin ve güneşin tadını çıkaracak, birbirlerine yeniden âşık
olacaklardı. Ancak gördükleri güzel rüyanın kâbusa dönmesi uzun sürmedi.
Dünyanın
gölgelerinden habersiz Tess, kaçırılmış, hırpalanmış ve satılmıştı. Yeniden
aydınlığa kavuşmanın bedeli ise Şeytan’la yapacağı anlaşmada, yalnızca
bedenini değil ruhunu da ortaya koyması demekti.
Zindanımın
derinliklerinde yankılanan bir fısıltı, “Gözlerindeki karanlığı görüyorum,”
diyordu. “O karanlık beni besliyor, o karanlık beni çağırıyor.”
Ve
karanlığın tadı kanıma karıştı. Acı, artık kalbimin en tanıdık yolcusuydu.
“Şimdiye kadar yaptığınız tüm ‘en iyi
kitap’ listelerini unutun ve bu kitabı en başa altın harflerle kazıyın. Yılın
değil, yüzyılın en iyi kitabı.”
|
*basın bültenidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hadi sen de fikrini söyle!