28 Ağustos 2012 Salı

İskender - Elif Şafak



İskender okundu, bitti. Konusunu, özetini anlatmayacağım tabi ki.
Gözüme çarpan bazı noktaları konuşmak istiyorum sizinle.
Çeşitli vurgular  mevcut kitapta:
 Yurt dışında Türk ya da Müslüman olmak ne demek, 
Erkek olmak ne demek,
Baba kavramı,
Namus ve aile,
Aile eğitimi,
Kız ve erkek eşitsizliği...

Kitapta gurbetçi olmanın sancıları çeşitli olaylarla anlatılıyor.
Öteki olmanın ne kadar zor ve sıkıntılı olduğunu görebiliyoruz.

Erkek olmak...Elif Şafak'tan dinleyelim:

"En zoru İskender olmaktı. O dönüşüm, yani kadın yazar için erkek karakterin yerine kendini koyabilmek, oradan dünyaya bakmak zor bir şey. Benim için kapak, bu değişimin simgesi. İskender'den erkek gibi davranması, ağlamaması, olduğu insan değil de olmadığı bir şeye soyunması isteniyor. Hatta buna mecbur ediliyor. Üzerimize giydirilen bir erkeklik ve kadınlık kalıbı var. Kalıpların giydirilmesi de aileden başlıyor. Bu noktada çocuklarımızı çok incitiyoruz sonra o çocuklar daha hırçın büyüyor. İskender daha serseri ve bıçkın birine dönüşüyor. İncine incine incitmeyi öğreniyor. İnciten insanın da nerede incindiğini göreceğiz ki, o zinciri kıralım."

Baba kavramı sık sık sorgulanıyor romanda.

Adem'in babası alkolik, şiddet yanlısı biri olarak tanımlanıyor.Öyle ki Adem babasından Ayık olan ve Sarhoş olan diye iki şekilde bahsediyor. Sarhoş olandan ki genelde sarhoş oluyor hiç hoşlanmıyor.

Adem'in babalığına bakacak olursak yine sorumsuz, bütün parasını kumarda ve metresiyle yiyen bir profil çıkıyor karşımıza. Babasından boş kalan koltuğa zorla İskender oturtuluyor. Evin babası oluyor anlamadan.


Roxana'nın babası kızını taciz eden alkolik olarak betimleniyor ki kız çareyi evden kaçmakta buluyor.


Romanda bir tek Pembe ve Cemile'nin babası Berzo iyi bir baba profili sergiliyor.Kızlarını seviyor.


Aile eğitimi, annenin çocuğa davranışları çocuğun karakterini nasıl şekillendiriyor görüyoruz.

Pembe annesinin yapamadığını yaptığı için, bir oğlan doğurduğu için kendinle gurur duyuyor.
Hatta belli bir yaşa gelene kadar isim bile vermiyor oğluna.İsim verirken de gücü,kudreti çağrıştıran İskender ismini veriyor ona.
Pembe'nin oğluna Sultanım diye hitap etmesi,
Mahalledeki kavgada suçlu olduğunu bildiği halde oğlunun suçunu örtbas edip,üstüne üstlük onu ödüllendirmesi gibi olaylar İskender'in öfkesini dizginlemeye gerek duymayan, duysa bile öfkesini artık kontrol edemeyen asi bir kişiliğe dönüşmesinde ana etkenler oluyor.
Pembe'nin bu ayrımcılık kokan davranışları İskender'den bir suçlu yaratmaya yetiyor, artıyor bile...

Kız ve erkek çocuklara karşı anne ve babaların eşitsizliği kitapta oldukça bariz.

Pembe ve Cemile'nin doğumuyla bir süre lal olan anneleri,
Kızların o evde kendilerini kir gibi hissetmeleri,
Son kez erkek olur diye şansını deneyen annelerinin hayatının riskte olduğunu söylemeleri üzerine' Bu sefer oğlan olacak.Onu yaşatın.'diye kendi canından vazgeçmesi,
Pembe'nin oğlunla gurur duyması, annesinin Cennette onu kıskandığını düşünmesi,
Esma'ya İskender'e davranıldığı gibi davranılmaması,
Bu liste uzar da gider...



Aslında bu yazının başlığı 'Themes of Iskender by Şafak' ya da 'The Analysis of Iskender by E.Şafak' olabilirdi:)


3 yorum:

  1. Yandaki anketime de bir bakıverin dostlar.

    YanıtlaSil
  2. Bu analiz iyi oldu, şu an yanımdaki sehpanın üzerinde okunacak kitaplar arasında sırasını bekliyor, belki biraz ön sıraya çekilebilir:)
    Anketine de katıldım dost, sevgiler:)

    YanıtlaSil
  3. ÇokoPrens'in Annesi,
    özet yazmaktansa analiz yapıp yorumlamak daha önemli diye düşünüyorum.
    Sevgiler:)

    YanıtlaSil

Hadi sen de fikrini söyle!