11. kitap turumuzdan herkese merhaba.
Bugün turumuzun son günü ve ben sizinle kitap yorumumu paylaşacağım.
Rüzgar Çanı, kapağından da anlaşılacağı gibi bir aşk romanı.
Kitap eski nişanlısının aramasıyla alt üst olan Berna'yı kardeşim dediği Nil'in sakinleştirmeye çalışmasıyla başlıyor.
Berna'yı bu denli ne üzmüş olabilir diye karıştırmaya başlıyorsunuz sayfaları.
Yaşadıklarını öğrendikten sonra Berna'nın tepkilerinde çok haklı olduğunu anlıyorsunuz.
Aslında İstanbullu olmalarına rağmen İzmir Urla'da yaşamayı tercih ediyor iki "kardeş".
Burada şirin bir pastanede 80lerin parçalarıyla dans ederken lezzetli pastalar, kurabiyeler yaparlar.
Bir gün pastaneye çikolata almaya bir müşteri gelir.
Uzun zaman sonra ilk kez Berna birinden yani Demir'den etkilenir.
İkili kısa zaman içinde yakınlaşır.
Yalnız Demir ani ruh hali değişimleriyle Berna'yı hem şaşırtır hem de düşündürür.
En başta Demir'in Berna hakkında her şeyi bilmek isterken kendi hakkında pek bir şey anlatmaması,Berna'yı aşırı sahiplenmesi ve maço tavırları Demir'in güvenilir biri olmadığını düşündürdü bana.
Yine Demir'in bu davranışlarının altında yatan gerçeği,ani ruh değişimlerinin nedenini,
Berna'nın mesleğini bırakıp neden Urla'da pastane işlettiğini, herkesin neden Berna'ya camdan bir bebek gibi davrandığını, Berna'nın Demir'den sakladığı çok önemli sırrını kitabı bitirince öğrendim.
Aşk temalı kitapları sevmesem de Rüzgar Çanı karakterlerin içten bir şekilde anlatılmasıyla kendini sevdirdi.Özellikle Berna karakteri monologlarıyla oldukça sevimliydi.
Kitabı genel olarak sevdim.Yalnız yazım hataları,özellikle defalarca tekrarlanan -de bağlacının yanlış kullanımı dikkatimi çekti.Bu baskıyla halledilecek bir konu.
Beni asıl ilgilendiren üsluptu ki onu da başarılı buldum.
Katkılarından dolayı Postiga Yayınlarına teşekkür ederiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hadi sen de fikrini söyle!