13 Ocak 2015 Salı

Beyaz Gemi / Aytmatov


Olaylar San-Taş Vadisinde geçer. İsmi belirtilmeyen 'çocuk' romanın baş karakteridir. Çocuk toplam 3 evin bulunduğu vadide yaşamaktadır. Bir evde çocuk, iyi kalpli, merhametli,yaşlı dedesi Kıvrak Mümin ve kendisini pek de sevmeyen üvey ninesi, ikinci evde çocuğun halası Bekey ve onun acımasız,zalim kocası aynı zamanda korucubaşı Orozkol, üçüncü evdeyse Gülcemal,kocası Seydahmet ve küçük kızları yaşar.


Çocuk daha küçükken annesi babası onu bırakıp kendilerine başka hayatlar kurmuşlardır.
Babasının kaptan olduğunu bildiğinden her gün gölden geçen gemileri izler. Bir gün başı insan olan bir balık olarak yüzeceğine,babasını şaşırtacağına ,onunla konuşacağına öylesine inanır ki ..

Dedesi ona hep Boynuzlu Maral Ana destanını anlatıp soylarının ondan geldiğine inandırmıştır.Boynuzlu Maral Ana kutsaldır ama insanlar onu gücendirdiği için artık görünmez.

Kitapta simgesel ögeler bol bol kullanılmış.

Efsaneye göre soykırımdan arda kalan iki Kırgız çocuğu Maral Ana kurtarır ve onlara şu öğüdü verir:

' ..barış ve huzur içinde binlerce yıl yaşayın. Sizden gelenler sizin dilinizi hiç unutmasınlar.Analarının,babalarının diliyle konuşmaktan,şarkı söylemekten zevk alsınlar.' (syf 64)

Aslında Maral Ana özlerinden dönmemelerini, milli kültürlerine,ana dillerine gururla sahip çıkmalarını, hem dil hem kültür hem de kişilik olarak yozlaşmamalarını öğütlüyor.

Bu kavramlar nasıl  toplumda birliği,düzeni sağlıyorsa, bunlardan vazgeçilen toplumlarda tükeniş, yozlaşma vardır. Bu da kültürüne sıkı sıkıya bağlı olan Dede ve çocukla simgelenmiş. Orozkol ise ana dilinden utanan, kimseyle anlaşamayan bir adam olarak kısırlıkla,çocuğunun olmaması soyunun devam edemeyişine,tükenişe,yozlaşmaya örnek verilebilir.

Bundan sonrası spoiler içerir.

Kitabın sonunda marallar tekrar görünür.Bu bir mucizedir.
Dede ve çocuk buna çok sevinir. Ama mutlulukları çok sürmeyecektir.


Orozkul'un emriyle Dede kutsal saydığı maralı vurur. Tüm inandığı şeylerin yok edildiğini,çiğnendiğini gören çocuk balık olacağım ben deyip kendini göle bırakır.

Kitabı bitirdiğimde açıkçası yadırgadım. Çocuk gerçekten ölmeli miydi?
O halde kötülük galip geldi, iyiliği ezdi geçti diye düşünürken Aytmatov'un kitaba son söz yazdığını fark ettim. Son sözde kitabın sonuyla ilgili çok eleştiri aldığını, bunun bir maglubiyet değil aksine zafer olduğunu anlatmış.

'Beyaz Gemi'de çocuğun ölümünü anlatırken hiç bir zaman kötülüğün iyiliğe ağır basmasına uğraşmıyorum. Amacım, hayatın köklerini sağlamlaştırmaktır. Bu,kötülüğün en kabul olunmaz biçimiyle reddi oluyor ve kahraman ölüyor. Bunda başarılı olup olmadığımı bilemem.Ancak şunu iyi biliyorum.zafer hiçbir zaman Orozkul'un değildir.Eleştirmenler burada yanılıyor,kötülüğün iyiliği yenmesi burada bile göstermeliktir.Evet,çocuk ölüyor ama ahlak üstünlüğü yine onda kalıyor.'












2 yorum:

  1. Okurken çok ağlamıştım. Ama ben de sonu için kötülük kazandı diye düşünmeyenlerdenim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de ağladım.İkilemde kalmıştım bitirdiğimde.Yazarım son sözünü okuduğumda emin oldum.

      Sil

Hadi sen de fikrini söyle!